7:30 ve Topuklu Ayakkabı Sendromu




Günlerden cuma ; işin son günü ve son saatleridir.Benim gibi öğrenciyseniz eğer ; muhtemelen okulun son dersidir.Saat kendini ağırdan satar , tıngır mıngır hareket eder ve beklersiniz.2günlük özgürlük demetini elinize alacağınız anı ufflaya pufflaya beklersiniz.İşte tam sırasıdır artık gecelik planlar yapmanın.En sevdğiniz yerlerde,en sevdiğiniz yemekleri yemektir kiminiz için.Oturup led ışıkların yoğun olduğu , göz alıcı bir barda müzik dinleyip bira içmektir.Benim gibi bir öğrenciyseniz eğer ; ilk düşündüğünüz şey ise cuma gecesi gözleriniz patlayana kadar oturup ; cumartesi sabahı gözleriniz çatlayana kadar uyumak .. uyumak .. uyumak ve uyumaktır ; ama ......
...
Muhtemelen gece boyunca ağır ağır bir sağa bir sola dönerek , tatlı rüyalar görerek , mırıldanarak uyuduğum balkabağı uykumdan uyanmak üzereydim.Tıpkı kıbrıs'taki odamda yaşadığım yazlık terlik sendromu gibiydi.Tek farkı ; bu sefer hışş hışş değilde tak tuk ediyor olmasıydı.Adımlar beni deli ediyordu.Üstelik standartlarını hiç bozmadan ; her sabah 7:30 civarı adımlayan bu bayan balkabağı uykumun sinir katsayı sınırını yavaş yavaş arttırıken ben uyur uyanık bir halde adımları saymaya çalışıyordum.Saniyelerle bir gidiyordu.Nasıl bu kadar hızlı yürüyebiliyordu evin içinde ? Yahut ne yapıyordu bu saatte ayağında topuklu ayakkabılarla ?

Sorularıma topuklarıyla cevap veren bu kadının muhtemelen halı denen dokumacılık ürününden haberi yoktu.Havalar soğuktu.Normal bir aile , Ankara'da çoktan açmıştı halılarını kahverengi laminant parkelerin üzerine.Uyandım.Uzun süre tavanıma baktım.Bu küçük apartmana yeni taşınan çocuk olarak kabalık etmek istemiyordum ; ama uyku sersemliğimden olsa gerek atı verdim yastığın yanında duran ağırca bir kitabı yukarı.Suratıma düştü!Sinirlendim.Birdaha fırlattım..Ve birdaha. Herseferinde suratıma doğru düştü.Anlaşılan yataktan kalkmam gerekiyordu.Rahatsızlığımı başka şekilde dile getirmeliydim.Belkide kadına bir halı alabilirdim.''Bizim oralarda adettir ablacım ; yeni taşınırdığın apartmandaki bir komşuna halı hediye edersin.'' diyebilirdim.Sonuçta egzantrik bir şehirde doğduğum ortada.Antakya.  Ama ... 

Suçsuz yere sıradayağına kurban giden öğrencilik yıllarım (tanrım ne kadarda masum ; sanki ortaokul ve lisede ortalığın tozunu atmamaış gibi yazıyor) geldi aklıma.Ben okul demirbaşlarını ziyan ederdirm.Sınıf eğlenirdi.Tabi makroekonominin fırsat maliyeti ilkeleri bu eğlenceninde içindeydi.Eğlencenin maliyeti ; tüm sınıf olarak ziyan edilen demirbaşın cezasını çekmekti.Eğlencesi değer olmalı ki o zamanlar kimse bu durumdan hoşnutsuzluk duymuyordu.Herneyse ; tıpkı okuldaki gibi ben ; topuklu ayakkabılarıyla takır tukur gezinen bu kadına birşey yapacaktım ve kurunun yanında duran diğer yaş komşularımda yanacaktı..Eğer iyi bir ses sisteminiz ve gürültülü müzik arşiviniz varsa ; etkiye tepkiniz fazlasıyla yeterli boyuta gelebiliyor.

Sesi açtım.Son zamanlarda dinlemekten iyi derecede haz duyduğum Epica'nın Design Your Universe adlı yeni albümünü media player ile yürüttüm.Komşuların öd'lerinide bununla birlikte yürüttüm.İki tane uydu hoparlörünü masanın üzerine koyduğum sandalyelerin üzerine koyarak yaklaşık 5 , 6 dakika kadar tavana dayadım , ve dinledim.Mutemelen dinledik.Yves'in penasıyla dokunduğu bas gitarının iniltilerine kulak verdik beraber.Sadece 5,6 dakika kadar.İlk şarkımız sona erdiğinde sesi tamamen kapadım.Bakalım üst komşum ayakkabılarının yeni albümü olan takır tukur'u dinlemeye devam edecekmiydi ...

İlk 10 saniye .. ses yok *
İlk 2 dakika .. yine ses yok *
ilk 15 dakika .. cık *

Tam 1 saattir kestiğim sesin huzurunu yaşıyorum kulaklarımda.
Taşındığım günden beri yarıda kalan , beklemediğim anda gözleri açılan balkabağı uykularına kaldığım yerden devam etmeye ; yukarıda anlattıklarımı yaptığım sırada soğuyan yatağımı ısıtmaya , mutlu  mesut  , sabah sabah uyumaya gidiyorum şimdi.Aman çıtınız çıkmasın ! Amfiyi bağlar saatlerce heavy metal çalarım !




~ 29 Ekim 2009 Perşembe

Tiyatromundi


Tiyatromundi


Uzun zaman oldu.Çok uzun.Çok yollar gittim yine , değiştim belkide , bestelerim kendime.Ağladım , çalıştım , varolan umutlarım , yitirdim belkide.Yeni umutlar ekledim sabırlığıma birer birer.. Ve hayatımı değiştirmeyi başardım bir şekilde.İyisiyle kötüsüyle ; zamanın vereceği cevabı bilemesemde ; değiştirdim dünyamı.Gördüğüm rüyaların tersine , bir kısım hayallerin düzüne.

Hayallerini kurardım ; içinde yaşıyorum şimdi.Karını , kışını ; yaşayacağım. Yağmurunu.Kirleneceğim çamurunda ve daha mutlu olmayı dileyeceğim.Öyle ya ; her zaman olduğundan daha iyisini olabilmektir aslında uğruna savaştığımız.Doymak bilmeyeceğim belkide.Devam edeceğim tükeymeye kendimi.Nasıl olsa yok bir bedelim , tükendikçe tükenirim.

Uzun zaman oldu.Ellerim üşenipde kalkamadı yumuşacık koltukların üzerinden , kurulup oturdular günlerce.Yazmayı unuttum geceleri.Yazılanlar benden birer ; unutulanlarda.Ben yazmayı unuttuysam eğer , unutanda benim unutulanda.Sabahları çay , akşamları kahve , ben çalışırken onlar keyfinde.

Ama kızmadım.Sessizliğinide sevdim onların.Çünkü hep konuştular , içime içime döktüler harflerini.Bazen uzun uzun , bazen kısacık cümleler kurup bana yol gösterdiler.Onları dinledim.Ve değiştirdim hayatımı.Üşüyeceğim artık geceleri.Battaniyeme bürünüp sıcak birşeyler içeceğim.Olmayan manzaramın seyrine dalarak.Kimbilir ; belki birkaç tablo asarım boş duvarlarıma.. Zamanla..

Uzun zaman oldu.Hiç yazmamıştım bir kanepenin üstünde otururken.Ağırlığımdan çöken kavuçuğu düzetlmemiştim düne kadar.Aynalar belli etmesede , kiloda aldım elbet.Sanırım 67 gösteriyor tartılar.Büyüdümde ben.20 falan oldum.Çok yemek yedim.Az uyudum.Hasta oldum.Kayboldum.Ama geldim ; sokakların sarı ışıklarını seyrederek ısındığım şehrin tam ortasına kondum.Son kez uçtum adadan , deniz kıyısının sınır olduğu , ruhumun benden önce terkettiği o diyara havadan baktım son kez.Ve bu bilgisayardan yazacağım ilk kez.Dedim ya , değiştirdim dünyamı.

Adım , göbek adım ve soyadım oldukça uzun idi.Zordu hatılamak hepsini , oysa herkese söylerdim ismimi.Bende sildim kendini.O;ne olsun , ne olsun diye düşünedursun ; birisi koydu ismini.Madem ki dünya tek seyircisi olan bir tiyatro sahnesiydi , öyleyse yazdıklarım yaşadıklarımın ; yaşadıklarımsa bu senaryonun gereğiyi.O;ne olsun , ne olsun diye düşüne dursun , ismi Tiyatromundi.

İşte Tiyatromundi.
Yeni hayallerin peşinde ; yeni oyunlar oynamak zamanı şimdi.


...

~ 25 Ekim 2009 Pazar

* * *

Bu blog BloggerV.com üyesidir.