.. Şans 103



.. Balık'a itafen *

Uyur uyanık bir halde , vücudumun ve polar battaniyemin birbirine karışan sıcaklığıyla bekliyordum .. On , en fazla onbeş dakika sonra alarmım çalıcak ve Sandra '' I never be , Maria Magdalena diyecekti yüzüme .. 80 lerden bu yana kendisini dinleyen herkese aynı şeyi söylüyordu bu insan .. You're a creature of the night karşılığına her zaman eşlik etsemde , bu sabah Sandra'dan özür dileyerek dudaklarımı kıpırdatmadım. Zaten kurumuşlardı. İşte başlamıştı gün ..

Uzun zamandır gözlerim japon balığı kadar şişmiyordu.Ama bu sabah gözlerimi açtığımda hissettiğim hissi , en son 2,5 sene önce , lisede hissetmiştim. Çok net hatırlıyorum , gömleğimi giymiş , elektriklenip birbirine karışan saçlarıma bakıyordum aynada. Sonra gözüme gözlerim takıldı. O şekilde okula gidemezdim . Gitmedimde . Evden önce babam , sonra annem çıktı , ben servisi çoktan kaçırmıştım isteyerek .

Zaten okul işkence gibi geliyordu , gereksizleşmişti gözümde , gitmemin tek ve özel bir sebebi vardı o günler. Herkesin evden işine yol almasıyla Batuhan yatağına doğru emin adımlar atıyordu işte. Üstelik gömleğini bile üstünden soymadan uykuya dalmak suretiyle. O günle birlikte 42 günü bulan devamsızlığıma rapor alırken , fiilen geçirmediğim hiçbir hastalık kalmayacaktı ileriki günlerde ...

Ama bu sabah gözlerime bakıp adımlarımı usulca attığım yer yatağım olmayacaktı . Elbette gün , benim için bir plan yapmıştı çoktan . Yıllardır içine düşürmeyi başardığı dipsiz ve ipsiz kuyuyu birkez daha yoluma sunucaktı. Deplasmanda yenilgi , önyargılı benliğimde kaçınılmaz bir sonuçtu. Bu değişmeliydi . Son bulmalıydı. İyi yönden bakmalıydım. Bir insan için herşeyi ifade eden kimi zaman bir sevgilidir hani . Öyleyse o benim sevgilimdi. Çünkü benim için Üniversite o demekti .

28 Kasım 2008 tarihi belkide bir dönüm noktasıydı. Kafamda kurduğum tüm komplolara rağmen ki bu komplolar çözmeyi bilemediğim , bir yolunuda bulamadığım sorulardı ; bir umutla t-shirt'ümü giydim. Benim için en anlam ifade etmeyen t-shirt'tü bu . Düğüne mi gidiyordum ki ? Kesinlikle hayır . Anahtarımı ve cüzdanımı kontrol ettikten sonra , ayakkabı bağlarımı bağladım. Artık hazırdı adımlarım. Yeni bir başlangıca , yada hazin bir sona doğru yürüyordum işte. Savunacaktım kendimi son dakikaya kadar.

Sabah kahvaltısı alışkanlığımı çoktandır yitirmiştim. Anneme göre bu hiç olmamıştı zaten. Bu sabah beynimin uyarılması gerekiyordu. Şeker ve kafein kaçınılmazdı. İki seçeneğim vardı . Ya dolabımdaki sütle bitmek üzere olan mısır gevreğini bünyeme enjekte edicektim , yada Kinder Bueno alacaktım. Ben 2.yi seçmiştim. CLA 11 amfisine doğru yürürken başka zaman olsa yüzüne bakmayacağım çikolatamı hızlı bir şekilde yiyordum. Belkide çiğnemeden yutuyordum , nede olsa erir diye . 36,5 derece . Aynı zamanda elimdeki notlara göz atıyordum.

Amfinin kapısından içeri girdiğimde matem havasını algılamam zor olmadı. Yerini beğenip oturmuş olan öğrencilerin düşünce bulutlarını okuyabiliyordum. Tıpkı karikatür gibiydi . Acaba çan eğrisi olurmu bu ders ? diyordu biri .. Herkes birbirine ''kopya verirmi acaba , koalisyon , kordinasyon,kombinasyon,komisyon oluştururmuyuz ? '' diye bakıyor ama utanan diller söze dökemiyordu hisleri ve istekleri. Oysa beş dakika sonra matem evimizde ne koalisyon , ne kordinasyon nede kombinasyon bakışlarından eser olacak , masaların üstünde sınav soru kağıdı ve sınava konsantirasyon olacaktı ..

Kağıdın ön sayfasını hemen doldurdum ..
Çünkü sadece '' adı: '' '' soyadı: '' '' öğrenci numarası: '' kısmını içeriyordu.
Bu mutluluk verici , iyi bir başlangıçtı. Çünkü lisede , sadece sol üst köşeyi dolduruyordum ve sayfayla işim bitmemiş oluyordu. Bu sefer birkaç harfle tek sayfayı alt etiştim. Geri kalan sayfalar ise dipsiz , ipsiz kuyunun su damlalarıydı .Sözde 6 sorudan oluşuyordu ki bu 6 soru kendi içinde bölünmeye uğrayarak 23023942 soru haline geliyordu. Bu yöntem bir klasikti. Baştan yıldırmayı amaçlıyordu. Bir yandan işlemlerin içine gömülüyorken , sürekli zamanı kontrol etme ihtiyacı hissediyordunuz. Böylece konsatre olamayıp hata yapmaya sevkedilmeniz kaçınılmaz oluyordu .. Sistem yıllardı başarıyla işliyordu bende.

Bu yüzden üzerinde uğraştığım her soruyu 3kere çözdüm. Ve 3.den önceki 2 çözümde işlem hatası buldum. Peki aynı soruyu 4. kez çözseydim 3.çözümümde hata bulucakmıydım acaba ? Sonsuz bir hata döngüsümüydü tüm yaptığım ? Nereye kadar gidicekti ? Aklımda bu sorular varken ben hepsini cevapsız bırakmayı tercih ettim.Üçten öteye gitmedim.İstisnasız , üçten önceki her iki çözümümde işlem hatası ve saçmasapan yanlışlar buldum.

Ve bitmişti ...
Kötü kadının süre bitti kahkahalarıyla kağıdıma son kez baktım.
Üzerinde uğraşamadığım bir soru vardı sadece . Ve bu , benim kariyerimde bir ilk oluyordu . Bunun adı mutluluktu. Cevaplar doğru veya yanlış , umrumda değildi. Alacağım puanda ! Neden bu kadar uzun anlatıyordum ki ? Altı üstü matematik vizesine girmiştim ...


..bda*

~ 28 Kasım 2008 Cuma

İyi , kötü , çirkin ...


(-591-)

Sağa dönüyorum ...
Beyaz , soğuk ve tepkisiz bir duvar ...
Bu kezde sola dönüyorum ...
Simsiyah ...
Karanlığın içinden seçemiyor gözlerim ...
İşin güzel tarafı , ne yana dönsem kendimleyim ...
Her yanım başka bir ben ..
Ama mutluyum ...
En azından var bir beyazım ...
Ve ona anlam katan sıcak bir siyahım ...

...

Aslında bu sebepten yazmıyordum uzun zamandır ...
Farkettimki verdiğim aralar hep uzun oluyor ; tatlı rüyalar aklıma bile gelmiyor ...
Hah ! Sanki ben onların aklına geliyorum ...
Ne arayıp ne soruyorlar ...
Geceleri yoklar...
Düşünüyorumda , haklı olan benim ..
Bir kısırdöngünün içinde , buzların altına hapsolmuş gibiyim.
Her günüm bir öncekinin kopyası , hiç bitmeyen dejavu sonrası sıcak duş'a ihtiyacım.
Hep aynı cümleleri , aynı vaziyet-i ruh'u yansıtmak istemiyor yazan yanım ...
Vaziyet-i ruh diye bir kullanım varmıdır ? Bilmeyen bir insanım ... =)
...

Mevsimlerim yitik burda ..
Avuçlarımda yağmurun ilk damlaları ..
Islak saçlarım ..
Yine dışarıda yakalandım ..
Geç kaldın doğa aşkım ..
Takvim'e bak ;
Kasım !

Sanada kızgınım ..
Kırgınım ..
...

Dışardayım ..
Öylece durmak bana huzur veriyor..
Sessizce , usulca nefes alıyorum ..
Dinliyorum kendimi ..
Seviyorum ..
Hayal sokaklarımı ;
Üşüyen yanaklarımı ...

İstediğim yere çiziyorum resmini ..
Gitmeleri seçiyorum ..
Kemanlar susturuyor beni ..
Demir saplanmış dibe , alınmıyor işte ...
Deniz anlamıyor ...
Aklı fikri yosunlarda ...

Ve sıralanıyor şarkılar ardarda ..
Ruhmun suyunu sıkıyorum ..
Yoğruluyorum ..
Yontuluyor kemiklerim ..
Sızı var sadece ..
Yankılanıyor nameler ..
Akıp gidiyor bedenimden aşağı ...
Kaçak sanki hepsi !
Deli !

Ama biz ..
Bilemedik işte biz ...
Ölemedik ..
İçimize gülleri dikemedik ..
Güneşi bile ağlattık halimize ..
Çalamadık birtürlü şarkıları ..
Esemedik ..

Duyuyormusun ?
Hım ?
....





~ 16 Kasım 2008 Pazar

* * *

Bu blog BloggerV.com üyesidir.