Şehrin Yansıdığı Yer ..



Biliyorum , uzun zamandır yazmıyorum.Belkide ihtiyacım olduğunu düşündüğüm şeylerin , aslında ihtiyacım olmadığını görüyorum.Yazmak.. Seviyorum yazmayı ve paylaşmayı ama , kendimle daha fazla yüzleşmeyi istemiyorum bazen . Mutlu veya mutsuz olmamla alakalı birşey olduğunu düşünmüyorum . Zaten ben yaşıyorum beni 24 saat..Ve gün içinde 2 kez yaşamak , bir anıyı olduğu yerden alıp başka bir günde yeniden yaşamak istemiyorum..Daha önce bahsetmiş olamlıyım .. Sürekli gezip duruyorum .. Bugün burada , yarın neredeyim ? Bilmiyorum! Farklı bir his içimdeki .. Bazen anlam veremiyorum .. Yine karışıyorum ..

Birkaç gün önce nerede olduğumu biliyorum elbette . Güzel bir şehir . İzmir . Ama farkettimki güzellik yetmiyor . Senin , benim güzel olmam lazım ki o şehir taşsın sokaklarına . Bizlerin kendi içimizde esmesi gerekiyor ki keyif alalım meltemlerden .Onbeş dakika oturamıyorum bir yerde . Nedensiz bir sıkıntı hissediyorum içimde . Üzerime geliyor duvarlar . Sanki dışarısı beni çağırıyor bana ağlıyor . Bende kırmıyorum . Yürüyorum yürüyebildiğim kadar kordonda . Dostlarımda bana eşlik ediyorlar . Bilecik'teki kelebekler değil bu sefer yanımdakiler . Bildiğiniz etten kemikten insanlar . Bodrum'daki arkadaşlarım . Şimdi ailelerinden ayrı , İzmir'de bir evdeler bir sebepten .

İnsan ruhu ne kadar aç olabilir ?

Öyle bir evki deniz manzarası var , ama radyosu yok . Televizyonu yok . Telefon desen ceplerinde , evin telefonu yine yok . Üç oda bir salon . Odalardan birtanesi aynı zamanda giyisi dolabı . Kapıyı açıyorsun ve giyisiler sağda solda . Kimisi ütülü ve katlanmış duruyor yerde , kimisi atılmış bir köşeye . Bir odada 4 aydır yaşıyorlar . Duvarlara matematik formüllerini , eski türk edebiyatına ait eserleri ve yazarlarını poster yapıp asmışlar birgüzel . Merak edip sordum '' Ne yapıyorsunuz siz burda ? '' diye . Ders çalışıyorlar ders . Hani şu ortalama 60 yıllık ömrü etkileyen 3 saat'cik varya .. O mesele . Peki diyorum çalışın ama , ben varken değil . Yürüyün dışarı çıkıyoruz :) Ama dinleyen yok . Yolda sıkılmamak için aldığım birkaç dergiye dalmış gözleri ve okuyorlar soluksuz . İnsan ruhu bu kadar aç olabilir ! Ben yürümeye , rüzgara , doğaya açım . Denize açım . Onlar okunacak bir dergiye , duyulacak farklı bir şarkıya , 3. bir nefese aç .

Sanarsınızki bu sene hayatımızın en kötü , en yalnız , en çaresiz senesini yaşayalım diye sözleşmişiz . Sonunda çıkıyoruz dışarıya . Alsancak . Birkaç bira'dan sonra ruhumuzun pencerelerini açıp , döküyoruz bir bir ne varsa . Konuştukça büyüyoruz sanki . Anlamak , anlatmak ve anlaşılmak .. Günler sonra yeniden .. Cebimizde kaç para var ? Umrumuzda değil . Giriyoruz bir müzik stüdyosunda 3 ümüz . Çalıyoruz . Çalmak da değil aslında . Haykırmak . Bilinçsizce basılan birkaç nota , hiç varolmamış bir melodi , sürekli değişen ve kaçan ritimler . Umrumuzda değil . Haykırıyoruz . Stüdyodan çıktığımızda ise , oksijen in ne olduğunu yeniden öğreniyoruz sanki . Derin bir nefesin verdiği hazzı tadıyoruz uzun zaman sonra .

Gecenin köründe yeni icad edilmiş mezelerimizle rakı içiyoruz denize bakarak . Birkaç gün sonrasını düşünmemek rahatlatıyor . Elimdeki bilete bakıyorum . 11:30 Eskişehir . Sonrada küçük bir otobüsle Bilecik / Söğüt .. Evim .. Dört duvarım .. Can sıkıntım .. Aynam .. Ve işte odamdayım . Klavyeme dokunuyor parmaklarım . Birkaç anıyı daha geçmişteki yerinden alıp , bu güne taşıyorum . Şarkılarım . Anılarımı bile rahat bırakamıyorum ki ben . Yine yazıyorum .. Düşünüyor ve yüzleşiyorum ..


Sen ..
Ben ..
Sadece bir kadeh ..
ve biraz da kırmızı ..
sonra ne sen ..
ne ben ..


Batuhan Doğu Alkaya


~ 31 Mayıs 2008 Cumartesi

Balkonumdaki küçük dünya ...


Bilin bakalım nerdeyim ?

Biraz çiçek kokusu ve akşam üstü esintisi . Saat 18:39 ve aydınlık bir gökyüzü . Polen nezleside bu gündüzün bonusu .

Fark ettim ki dünya bir şımarık bir şımarık , olabildiğine cimcime bugünlerde..Üşütmeyen yağan yağmurun damlaları , ıslanıyor tahta masamın üstü . Önümde görebileceğiniz bütün ana renkler ,ve bir saksının içinde annemin emekleri .. Balkonumdaki küçük dünya ..

Neden daha önce akıl edemedim bilemedim , yine geç oldu ama sonunda görebildim . Bulutları görüyorum , mavi gökyüzüne tanrı’dan bir süs ..Ve oyun oynuyan çocukları,yakındaki bir parkta.Ayakta sallanmanın yarattığı heyecanı , sıcaktan heryere sinmiş çimenlerin kokusu .. Hiçbiri aldırış etmiyor yaz yağmuruna.Biliyorum henüz erken ama yazın yağmuru bu zamansız gelen. Bilgisayarım ve ben balkonumdayım işte .. Yanımda bir nesacafe , birde eski gazete ..

Sayfalar dolusu okunmuş bir kitabın bize kazandırdığı ; bir cümleyle özetlenebiliyor ya bazen .. Ama o cümle kapsayabiliyor ya yarım asırları ..

İnsan bazen , yapmak zorunda olduğu yanlışlarla tanışıyor . Bir çözüme ulaşana dek yapmamak için direniyor ama sonuç yenilgiye yakınsa , pes edebiliyor . İstemeden’de olsa kırabiliyor bir kalbi .. Anlayış görmüyor bir zaman , anlatsada yanlışın nedenlerini . Affedilmiyor ve susuyor . Ama esas olan bir şey varki gerçekten değer veriyorsan ve insan olarak seviyorsan , yaşadıkların ne olursa olsun , kaç gün geçerse geçsin, içinde hep varoluyor o senden habersiz .. Ve birgün ortaya çıkıyor , sanki ertesi günmüş gibi .. İşte sayfalar dolusu okumuş olduğumuz kitaplardan çıkarılan tek cümlelik anlamlara benzetiyorum bu içimizde saklı kalan sevgiyi ve değeri .. Mutlu ediyor doğrusu ..

Aşağıdan yukarı , bir yıla yakın bir süredir görüşmediğim bir insan vardı . Bir dost . Benim için neler yaşanmış olursa olsun , bir dosttu.Kendimden birisiydi .. Eşi yoktu .. Zaman içerisinde benim için pek çok şey ifade etmişti . Bir dostluktan öte . Fakat dedim ya , yapmak zorunda olduğum yanlışları tanıdım .. Ve yaptım .. İki ucu bir araya gelmez bir ayrılık 2 dostta .. Ama bir gün olsun onu kaybettiğimi düşünmedim .. Ve birgün , bir ertesigün olacağını biliyordum..Beni anlayacağını biliyordum .. O gün dünmüş . 1 yıl sonraki ertesi günmüş .

Balkonuma dönelim .. Balkon demirleri ve duvardaki çelik çengel arasına , küçükte olsa uzanılabilecek bir hamak kurdum . Küçük bir tahta masayı dışarı koydum . Gazeteliğimde birkaç gazete,dergi ve kitaplarım. Bugünlerde doğaya karşı çok romantiğim . Gece olunca elma kokulu bir mum yakacağım .2 demlik poşeti demlenicek çayım . Üşümemek için üstüme polar battanye alacağım . Sallanaaa sallanaaa uyuya kalacağım ..

Ben uyurken sende dinleyeceksin !!


Batuhan Doğu Alkaya



~ 21 Mayıs 2008 Çarşamba

Barışabilirmiyiz artık seninle ?


Birçok geceden farklıydı.
Ekranın sağ alt köşesine , saate baktım ..
Sonra karanlığa .. Birkaç derin nefes , bir bardak su ve uzandım yatağıma.Yalın bir şekilde ..
Üzerimde ne varsa .. Soymadan .. Giymeden ..
Perdeleri örtmedim , camları kapatmadım ..
Öylece uzandım yatağıma .. Açık kaldı ara ışık ..
Varsa eğer benden başka bir nefes bu evde , korkmasın diye .. Kendimden birkaç parça yanımdaydı , ama fikrimi bıraktım bir ucra köşeye ..
Düşlerimi de sattım tek geceliğine , bir deliye .

Mayısın garip yağmuruna aldırış etmedim ..
Camdan üzerime doğru gelen damlaları izledim ..
Sokak lambasında parlıyorlar , yoğun ve sararmışlar ..
Garip bir yansıma işte gözüme çarpan ..
Bir süre dışarıyı benden habersiz seyre dalmış gözlerim , ben o sıra başka bir hayaldeyim .. Keşke bir liste verilse her gece ve seçebilsek görmek istediğimiz rüyaları.
Biraz uyku , biraz rüya .. Hayal ve gerçeğin kulak memesi kıvamında ..

Kişisel bir radyo istasyonu ''asle..........'' duyumda.Bırak açık kalsın .. Bu gece şarkıları seçme lüksüm olmasın .. Kendisi çalsın.Farklı bir insanın ruhundan beklentim olsun , duyulmadık olsun.Başka bir tadın keyfini çıkarayım damağımda .. Kimbilir şaşırırım.Bakarsın severim .. Duygulanır ağlarım , dudak altından gülerim .. Belkide utanırım , veya kıskanırım .. Ama ne hissedeceğimi bilmeyeyim , dinlerken öğreneyim ..

Gözlerimi kapattım.Rüzgarın masalı canımı yaksın..Üzerim açık kalsın,örtmeyeyim.Belkide üşümeliyim bu gece?Hissetmeliyim?Üşüyebiliyor olduğumu, buz gibi olduğumu , diken diken olmuş bedenimi hissetmeliyim .. Bu yüzden farklı olamaz mı bu gece ? Farklı birşey hissetmek için dalamazmıyım uykuya .. Her gece içime düğümlenen yumruk , üzerime çöreklenen sıcak nerdesin ? Bak üşüyorum .. İliklerime kadar donuyorum ben .. Nerdesin ? Neredesin ?

Evet hayat öğrettin .. Bana o gece öğrettin .. Geçmişin elbisesini , geçmişin bana yaptığı gibi bir dolaba koyup unutmayı .. Gözümü kapatıp henüz yaşamadığım günlerin düşlerini .. Maviyi .. En büyük can sızılarımı bana bir ayna yapıp , ağlata ağlata öğrettin hayat.Işıkları kapattın.. Bir karakteri sildin , bir insanı dibe vurdun .. İstediğini aldın .. Şimdi barışabilirmiyiz ?


Batuhan Doğu Alkaya
02:46

~ 18 Mayıs 2008 Pazar

Moda '' aşk ''



Önceleri beğenilmeyi bekleyen bir kumaş parçasıydım tezgahta.. Üzerimde canlı renklerim ve simetrik desenlerim ..Sonra tesadüfen sen çıkıp geldin ..Birkaç ölçü alıp ruhuna göre işledin.İlk günümdü üzerindeki , bir duygu aldı beni..Bundan önce sarmamıştım hiçbir bedeni.Sanırım değerliydim ki çıkarmadın hiç üzerinden .. Belkide modaydım ben , sende bir hevesten ibarettim..Görenlerin gözünü alır , konuşmadan kaçardık .. Üstüme toz kondurmaz , bana bakardın ..

Ne olduda yollar girdi senle aramıza ? Korktum , unuturdun beni sen dolabının rafında..Düşündüm , kıştı belki dört mevsimlerden..Üşüyor olabilirdin , fazlamı inceydim ? Ben sordum , ben dinledim. Sustun ve baharı bekledim..Aslen baharı değil , senin tenini özledim.Bir gün dolabı açıp beni üstüne denedin .. Boyun mu uzamış yoksa kilo mu verdin ?Sorularıma hiçbir zaman cevap vermedin . Dolabın kapısını kapatıp gittin ..

Üzülmüyordum .. Alışmıştım belkide .. Hala odandaydım ben , en azından yanındaydım..Bir yerin vardı senin , benim için ayırdığın..Başka bir dolabın kuytu köşesi , bu kadar mutlu etmezdi .. Uyurken hala duyabiliyordum nefesini .. Elin başka elbiseye giderken , görebiliyordum yüzünü .. Yüzün , siliyordu bendeki bütün hüzünü .

Bir gün anladım ki beni çoktan unutmuşssun..Renklerim solmuş,dikişim atmış,yırtılmışım..Modam geçmiş eskimişim ben , öyle diyordun ..Bir yenisi için mağazaları geziyordun .Oysa ben hala bir umutla baharı beklerken .. Bak sevgili annenin toz bezi oldum ..
...
Neden bilmiyorum , bu gece aşkı modaya benzettim . Böyle bilmezdim . Tozpembe renkleri var zannederdim çocukken . Masum gelirdi bana . Ama bir hevesten ibaret her zaman için . Bir tanıma isteği , bir merak aşk . Elde edene kadar aşk . Sonrasıysa birkaç detayın farkındalığı .. Sen onun alfabesini ezberlesin , oda senin .. Cümleler kurmaya başladığınızda biter aşk .. Tıpkı bir elbise gibi .. Önce önemli gecelerin cazibeli simgesi , sonra gündelik bir ev içi giyim meselesi .. Geceleri bir pijama olmaya aday bazıları .. Kimi ise benim gibi toz bezi ..


Batuhan Doğu Alkaya

~ 14 Mayıs 2008 Çarşamba

ve Oksijen ..

Antakya-Çevlik

Uyku düzenimi bozmak üzereyim yine yeni yeniden.. Eğer o yıldırım düşmeseydi , parlamasaydı gökyüzü bir kıvılcımla , korkuyla uyanmama sebep olan o gök gürültüsü olmasaydı , 13:24 sularında halen uyuyor olucaktım ve ipin ucunu kaçıracaktım bir muhtemel . Tabi uyanmamada evdeki ding-dong diye her saatbaşı çalan ve susturulamayan eski saatinde payı var . Zaten bu sıra hayatımdaki tüm olgular birlik olup benimle benden habersiz birşeyler yapıyorlar . Kimi iyiliğimi düşünüyor kimi kötülüğümü bilinmez . Ama bir boşluğu doldurmaya çalıştıkları kesin .

Her zamanki gibi kahvaltı yapmadım , anlamamaları içinde bırakmış oldukları sofrayı bir güzel topladım.Burda bana emanet gözüyle bakıldığı için daha bir baskıcı oluyorlar.Bildiğiniz gibi Antakyada'yım bir süredir.Ve burda nasıl bir ortam olduğunu daha önce anlatmıştım. Hala küçüğüm tabi onlar için .. Ki öyleyimde . Ne kadar büyüsekte kapanmıyor o fark . Hep olduğu yerde duruyor .. Kimi kucaına almaya çalışıyor olmuyor , kimi yanağımı sıkıyor sarılıyor .. Oldukça sıkıyor beni artık . Evlensem çocuğum olucak halen 7 yaşında şeker bir erkek evladı muamelesi görüyorum..

Bunların yanısıra geldiğimden beri üzerimde bir şanssızlık var . Önce ufak bir deniz kazası geçirdim.. Yazlığa gitmiş denize çıkmanın planlarını yapıyorduk . Eğer rüzgar müsait olursa windsurf sezonunu açacaktım . Nitekim deniz oldukça güzeldi Çevlik standartına göre ve zaman kaybetmeden açıldık maviye . İlk önce balık tutacaktık .

Biz açıldık ama gördüm ki büyük balıkçı gemileri Liman'a geri dönüyor . Sebebini anlayamadık bir süre . Çapari , sırtı , yem derken pek fazla balığın olmayışı geri dönüşün sebebi olabilir diye düşündüm kendimce . Çok geçmedi deniz şişmeye başladı . Sanki kendi içinde sıkışıyor patlayacak bir yer arıyordu . Geri dönüşün sebebi buydu ve geri dönme zamanımız gelmişti bizimde . Hayatımızda ayrı bir yeri olan Evinrude ' u çalıştırdık .. Baştan kara kıyıya gidecektik . Teknenin römorku sahildeydi ve sahilden çıkacaktık .

Kıyıya yaklaştığımızda , sahil şeridinde kırılan 2-3 metrelik dalgalar vardı .. En mantıklısı limana dönmekti . Nasıl olsa karaya birimiz çıkınca römorgu getirirdik . Tam bu kararı uyguluyordum ki bizden daha tecrübeli olan amcam kıyıdan bize yol gösterdi .. Dalgaların kırılmadığı bir yer vardı . Ordan gelmemizi söyledi . Eh o diyorsa bi bildiği vardır diyerekten motorun emniyet ipini bileğime sardım ve oraya doğru ilerlemeye başladım . Amcam bize doğru geliyor biz ona doğru gidiyorduk . Neden böyle yaptı bilmiyorum ama bir anda teknenin burnuna tutundu ve içeri atlamaya çalıştı . İçeri geleceğini söyleseydi durabilirdim ve tehlike yaşamayabilirdik . Onun burunda yarattığı ağırlık ve bizim tekne içindeki dengemiz ...

Tekne'nin burnu suya battı .. Arka tarafı doğal olarak havaya kalktı ve o anda arkamıza kırılan dalgayla kendimi suyun içinde buldum . Sol bacağımda bir acı hissettim . Diz kapağımdan belime kadar çekiliyor gibiydi . Bileğime baktım . Emniyet ipi . Eğer takmamış olsaydım devrilmemize rağmen motor çalışıyor olucak ve hıza dönen pervane içimizden birini parçalarına ayıracaktı . Bi kaç saniye sonra sinir bozukluğundan olsa gerek amcama küfrederek gülüyordum .. Büyük ihtimalle motorun uskuru dizime çarpmış olmalı ...

İkinci şanssızlığımsa trajikomik bir olay.Ne zaman 6.kattaki o eve gitsem başıma geliyor.Atatürk Caddesinde atılmış birkaç sıkıntı turundan sonra eve dönmeye karar verdim.Apartmanın girişinde kapı otomatiğine bastım ve kapı benim için açıldı.Asansörü çağırdım.4.kattan zemin kata hayli zahmetli bir biçimde geldi.İçeri girdim 6 ya bastım ve ...

Elektrik kesildi !

Sonrası mı .. İçerde telefon çekmediğinden sessizce elektriğin gelmesini bekleyen bir ben .. Ama gelmeyen bir elektrik .. Pili biten bir ipod ve karanlıkta okunmayan bir karikatür dergisi .. Belli bir zaman sonra kapıya atılan yumruklar ve sesleri duyan apartman sakinleri . Olması gerektiği yerden 13 cm aşağıda olan asansör ve açılamayan kapısı . Asansörün yukarı manuel olarak çekilişi .

Açılan kapı ve Oksijen ..




~ 8 Mayıs 2008 Perşembe

Planlı gece pikniği ..










Karanlık alabildiğine bu gece ..

Aslında uzun zaman oluyor ben perdeleri açık bir odada dışarıyı izleyerek , yıldızlara bakarak yazı yazmayalı.Eski bir alışkanlığımın artık alışkanlıktan çıktığını görmek şaşırtıcı geliyor.Bakıyorumda gökyüzüde parlak değil , şehrin elektiriğine paralel tanrının elektriğide kesiliyor demekki bu gece. Bu geceki ruhuma ayak uyduruyor herşey benle konuşmuşcasına.Planlı bir gece pikniği terasta mangalsız ve şarapsız.Oldukçada yalnızlığa bürünmüş ve düşünceliyim.Son günlerde odama aldığım tek dişi varlığım''ilham perim''de bana küsmüş . Ne penceremden içeri giriyor sessizce , nede dışarda geliyor yanıbaşıma .. Nedensiz ..''I remember you'' da detone oluyor Bjork..
Çilek tadında geliyor kulağıma ..

İlham perisiyle yarım kalan hissiz aşkıma kaldığı yerden devam etmek için sağıma soluma bakıyorumda,körebe'de oynamıyor saklambaç'ta.Duygularımı adlandırmayı , hissetmeyi öğrenmeye başladığım anla başlayan ve devam eden bu süreç sonsuz bir döngüye takılmış sanki.Kaç gün ,kaç ay,kaç yıl farketmeden hep aynı sonu buluyor.Bana küsen son kız çocuğu ! ve önceleri ...

Terketmeyi yakıştıramadığımdan onlara,küsmek koyuyorum bu eylemin adını.Kendimide avutuyorum belkide bu şekilde.Hala melek kılıyorum gözümde.İçimde bir ikilemin yelkenleri fora olsada özleyebiliyorum bu ikilem fırtınasında.Değer verebiliyorum.Saklıyorum bir derinde verdiğim sevgiyi.Öyleki bir emanet bende kalan,size ait olan.Kendiniz tarafından inşa edilip,yine tarafınızca yıkıma uğratılmaya çalışılan o saraylar hissedebildiğim her yerinde bedenimin.Aynı manzaraya bakıyor görkemle.

Yaratıp yaşattığınız bu karanlığın içinde,gerçek ve yalanı ayırt edemeyen duygularınıza karşı bir referansım gözlerinize .Oyunlardan..Yalanlardan..Dönülen sözlerden uyanıp görmeniz tatmanız dokunmanız gereken bir gerçeğim duyunuza.

Batuhan Doğu Alkaya
00:54

~ 7 Mayıs 2008 Çarşamba

Ardındaki izlerim ..











Anlamanı isterdim çok .
Aslında anlayacağını düşünüyordum o güne dek .
Farkettiğimde birşeylerin böyle olmadığını , hayal kırıklığına uğradım .
Devamını bildim tek tek karelerin .
Sen istedikçe konuşmayı , ben daha çok susacaktım ..
Sen yineledike , göremedikçe ardından sakladığım duygularımı ..
Ben kaçacaktım .
Değerini , bendeki sevgini bırakıp , sana dair herşeyi bırakıp ...
Kaçacaktım sonuna dek .
Bizden sonraki sensiz dünyamda ,
Senin nefesini duymaya tahamülüm kalmayacaktı.
Adı nefret olmayacaktı .
Bensiz günlerine , yaşanacak ilişkilerine kıskançlıktı .
Varlığın benim yokluğum olucaktı .
İzleyecektim elimi kolumu bağlayıp .
Oturup bir köşede , ağlayacaktım .
Kaybedecektim .
Tükenecektim .
Uzak ve sessiz kalmış olmanı dileyecektim ..
Yeniden isteyecektim .
Hiç başlamamış olmayı ..
Tanımamış olmayı ..
Silebilmeyi ..
Seni .


Batuhan Doğu Alkaya
00:59

~ 3 Mayıs 2008 Cumartesi

* * *

Bu blog BloggerV.com üyesidir.