21 Numaralı Koltuk ..

22.04.2008
20:13

Eskişehir garaj'da bir sağa bir sola yürüyorum ..
Saat 20:00 da kalkması gereken otobüsüm ne yazıkki 13 dk geçmesine rağmen ortalıkta gözükmüyor ..
Garajı görseniz bir stadyum havası hakim .. Çok geçmeden anladım ki Eskişehirspor'un maçı varmış o saatte ..
Birkaç insana umrumda olmasada maç kaç kaç diye sordum .. 0-0 !! Maça gözüm dalmışken saraylı otobüsümüz perona geldi . Saraylı kelimesini başıbuyruklar içi kullanırım genelde , otobüsün gecikmiş olmasına yakıştırdım doğrusu . 2 gitar bir bavul ve bir dizüstü bilgisayarla çıktığım yolculukta son adımdayım.

21numara'lı koltuk..

Eşyalarımı yerleştirmiş ve cam kenarı düzenimi almışken , az rastlanır bir hata ile karşılaştım ..
Yanımdaki koltuğa bir bayan oturacaktı . Bu bayan Anadolu Üniversitesi'nde okuyormuş ..
İstediği takdirde boş yerlere geçebileceğimi söyledim ama gerek olmadığını söyledi ..
Üniversiteli üniversiteliyi seviyor anlaşılan .. Ben yinede cam kenarını ona bıraktım , teklife hayır demedi .
İyide oldu bu hata , O Eskişehir'i , ben Kıbrıs'ı anlattım .. Okulları , sistemi , günümüz siyasetini konuştuk .
Sonra kitaplarımıza daldık . ''Diriliş'' kitabına başlamıştım 3 gün önce .. Kaldığım yerden devam ettim .
İlk kitap ''Şu Çılgın Türkler'' ile birlikte , bir Türk çocuğunun arşivinde olması gereken bir kitap bu da .

Sayfalar birbiri ardına çevrilirken ortalık karanlığa büründü .. Otobüsün aydınlık koridor ışıkları yerini cılız , mavi gece ışıklarına bıraktı .. Belki gözlerim alışır die bir süre bekledim ama hayır .. Harfleri seçemeyince kitapı koltuğun cebine yerleştirip yolu seyre daldım .. Çizgiler , arabalar derken birden müzik dinlemek geldi içimden.Otobüste dönen filmi görmezden geldim ve ... '' Saybia - The second you sleep ''

Yola çıkmadan önce ipod'un içinde ne varsa silmiştim .. Kesinlikle değişik birşeyler dinlemek istiyordum. Ve adını hiç duymadığım grupları , şarkıları indirip eskilerle harmanlayıp sıkılmayacağım bir playlist hazırladım. Yolculuk , müzik adına bir keşif ve analiz olucaktı .. '' TI ''. Bilmediğim şarkıların çoğunu atlayıp eskileri dinlemeye devam ettiğimi farkettim ve içten içe güldüm .. Bu arada bayan arkadşımızın uyuduğunu farkettim.

Işıklar açılır ..

Farketmeden uyuduğumu , ışıklar açıldığında farkettim. 30 dakika ile başlayan cümleyi bilirsiniz .Biraz yürümenin ve uyuşmuş bedeni kendine ketirmenin zamanı gelmişti . Akşehir'de olduğumuzu öğrendim.
Soğuk bir hava beklentimin aksine yazlık giysilerle hiç rahatsız olmadım . Sanırım yaz gerçekten gelmişti vaktini beklemeden .. Hemen gözümdeki televizyon canlandı ve haberleri yazdım .. Türkiye'de cehennem sıcakları - Son 10 yılın en sıcak yazı - Barajlarda su bitti - Bugün başkentte sular kesik vs vs .. Ben haberleri sunarken tekrar yola devam ..

Işıklar 2. kez Pozantı'da açıldı .. Hayatımda sık sık mola verdiğim yerlerden bir tanesindeydim yeniden . Oldum olası burda yapılan tost ve ayranı sevmişimdir . İnip yavaşadımlarla büfeye yürüdüm ve siparişimi verdim . Kıbrıs'tan sonra Türkiye fiyatlarına adapte olamadığımdan bir şok geçirdim . Sadece 2ytl ' ydi . Şaşkınlığım bununlada kalmadı . Siparişi verirken fantazi olsun diye Uludağ Gazozu almayı düşündüm . Sadece düşünmüştüm ama ayranı söylemiş olmama rağmen adam dolaba yönelip '' şişeyi açayımmı? '' dedi .. Ben uğrdağım 2. şokla sadece başımı sallayabildim .

Kaldı 3 saat ..

Gün aydınlanmaya başladığı zaman uzun yol canımı sıkmaya başlıyor saatler yerinde sayıyor . Gidiş geliş 2yön yollardan sonra otobanda olmak biraz olsun sıkıntımı gideriyor .. Son 3 saat ve Antakya levhaları gözüküyor artık . Aydınlanan havayla birlikte müziğin sesini biraz açmakta sakınca görmüyorum . Arkadaşım uyanıyor. Arkadaşım diyorum çünkü yol boyunca iyi bir sohbetimiz ve birlikteliğimiz olduğunu düşünüyorum . Adana'yı geçtikten sonra Hatay il sınırına dahil oluyoruz . Birkaç kilometre sonra İskenderun Limanı ve deniz . Özlem duygusu ortaya çıkıyor yavaş yavaş .

Antakya ..

Ve 12 saatin ardından ...
Antakya'ya hoşgeldiniz yazısıyla ipodu kulağımdan çıkardım ...
Az da olsa değişen çevre hakkında konuşup etrafı incelemeye devam ettik ...
Geçen yıl başlayan inşaatlar bitmiş yenileri başlamıştı ..
Son'a geldiğimde şehrin kokusunu özlediğimi farkettim ..
Eşyalarımı toparlayıp beni alacak arabayı beklemeye başladım ..
Yol arkadaşıma veda ettikten sonra düşündümde ..
Bu iklimi seviyorum..
Bu şehri seviyorum ..

...

... günlerimi paylaşmaya devam edicem



~ 24 Nisan 2008 Perşembe

Kadehler ...












Kadehler birçok dostluğun pekiştiği yerdir .
Hayat bana bunu öğretti son 4 yılımda .
Hergün yeni bir insan tanıyabilirim.
Merhaba diyebilirim ama ne kadar samimi ?
Ne kadar içten olabilirim kadehlere olduğum gibi ?

Yalan burada başlar işte benim için .. Yoksa bana istediğin kadar yalan söyle . Yeterki bana , sende nasılsam öyle davran .. İçinden küfretmekmi geliyor , küfret .. Selam verme gereği görmüyorsan verme .. Sanma ki senin selamını beklerim ben .. Sen oynuyorsan ben zaten hissederim .. Kendine saygısızlık etme , oynama !

Kadehler evet ..
Kadehler seni dinler ..
Kadehler sana susar.
Sana anlatır tüm içtenliğiyle ..
Seni yudumlar dibini bulana dek ..

Ben bütün dostlarımı o kadehlerde buldum , o kadehlere koydum .. Bir masada birlikte ağladım birlikte güldüm . Bir şarkı dinledim ve hepsini özledim . Yüzleri hatırladım , bir tebessüm oldum . Mutlu oldum bir kez daha onları tanıdığım için . Onlardan gördüğümü kimseden görmedim , onlar sayesinde ayırdım gerçeği yalanı .. Doğruyu yanlışı birlikte tattım , tanıdım .. Öğrendim ve öğrettim . Kaç geceler paylaştım .

Şimdi ise uzağım ..
Bir gece kadar uzağım ..
Bir kadeh kadar uzağım ..
Bir duman , bir şarkı kadar ..

Gerçek neyi ifade eder .. ?
Mesafe ne olursa olsun bir şarkı kadar uzaksan manevi yolda , gerçek işte budur ..Günler sesinden öte dursa , aylar sonra açtığın telefon aylar önceki kadar yakınsa bana ; gerçek işte budur .Yalanlarla beslenip büyümenin tek suçumuz olduğu şarkımızda siz gerçeklere sahip olmak ..

Hepinize teşekkür ederim ..


Batuhan Doğu Alkaya
''03:46''

~ 20 Nisan 2008 Pazar

Değişiyorum ben ..











Değişim değişim değişim..!
Bir değişim rüzgarına kapıldım gidiyorum ...
Mevsimden dedim , mevsim yine sonbaharı sahneliyo ..
Dünya benle dalga geçerken ben nasıl değişiyorum ona şaşıyorum.

Odamın şekliydi , bilgisayarın yeriydi derken gerçek dünya yetmedi blogun temasınıda değiştim..3günde tam 2 kez .. Şimdilik son temada karar kıldım bakalım ama bu temada kıl ediyor yorumları göstermiyor..Xml kodlarını bulup yorum zibiti eklemeliyim biran önce ..


Blog sadece temasıyla değil içeriğiylede değişiyor.Daha eğlenceli geliyor yazılarım artık ..Bu da son günlerdeki bulut üstü gezinen ruh halimden olsa gerek.Nasıl olduda karanlık başladığımız blogu beyaza çevirdik bilmiyorum ama bu duruma çok sevinir oldum . Bu kadar karanlık bir iç dünyaya daha fazla tahamülüm kalmamıştı . Ama düşünmedende edemiyorum .

A: Aydınlanmayı istediğin için mi karanlığı bir köşeye attın ?

B: Gerçekten bulutlar üstünde uçan birimisin artık yoksa ?
diye sorarım ben kendime ..

Bu soruyu aslında hayatımın bütününe farklı olarak uyarlamak çok iyi olurdu . Seni sevdiğim için mi meleksin benim için ? Yoksa gerçek bir melek misin ? vb . sorular .. Ne hataya düştüysem benzeri sorulara cevap aramadımdan düştüm hep.Bir cevaba ulaştığım zaman sizleride bilgilendireceğim .. Herneyse girişe benzemeyen çıkışa uzak bir yerden esas meseleye geçelim ..

Yine yollara düşüyoruz .. Bu seferki yolculuk uzun zamandır uğramadığım ama hayat bulduğum yere . Antakya'ya . Antakya'ya bu sitede yine yer vereceğim ama şimdilik Antakya ile bağımı doğduğum yer olarak bilin .. Antakya,da doğdum 12 senedir x şehrindeyim gibi bir durumumuz yok nihayetinde gidebildiğim kadar giderim Antakya'ya . Çünkü Bodrum'da Antalya'da vb yerlerde yapılabilecek ne varsa yapabilirim orda ... Deniz , güneş , kum , bira,erkekler için kız,kızlar için erkek vs vs uzar bu listem .. Çoğu insan bilmesede modern bir akdeniz şehri ülkemize dahil .. Neyse detaylar daha sonra !! Yolculuğumuza ilk durak Eskişehir olucak . Madem bir yola çıkıyorum gezmek iyi olur sıkılmış bünyeyle. Ondan sonra Ankara ve son durak Antakya .
Herşey iyi güzel de biryanım hiç istemiyor gitmeyi . Öss'ydi , dersaneydi, derken ordakileri ihmal ettim . Anne ve baba tarafı olmak üzere 7 sülale die adlandırılan topluluk Antakya'da beni bekliyor.. Üstelik burda boş boş durup gün geçirdiğimi bildikleri için daha da bir ısrar ediliyor .. Buraya kadar bir sorun yok gibi dimi !!! .... ama var .

Oraya her gittiğimde insanlar benden manevi bir şeyler bekliyorlar . Onlara gidiyim , onlarda kalayım , onlarda yemek yiyim , yatayım ... Zaten kısa bir süreliğine gittiğin şehirde o kadar insanın manevi beklentisini karşılayamıyorum haliyle .. Ama psikolojik olarak on'a bölünüyorum resmen .. Mutlaka ihmaller oluyor .. Ve bu ihmaller kendi aralarında konuşuyor .. İhmale uğramayan taraf hakkında önyargılı düşünüyor ; gürültü patırdı .. Canım sıkılıyor bu işlere benim .

Siz siz olun doğduğunuz şehirden kız almayın [bkz:babam] .
Siz siz olun , siz siz olunla başlayan cümlelerimi ciddiye almayın ...
Anneme babama bu yazıdan söz etmeyin ...

Ben yola çıkıyorum ...
Bi yere gitmeyin , burda bekleyin ...



Batuhan Doğu Alkaya
02:28

~ 19 Nisan 2008 Cumartesi

Nerdeyim ...

Aslında bir gün için iki gönderi yazmak yaptığım bir iş değildir ama bugün size birşeyler daha okutmak ve göstermek istedim ... Adıımı soyadımı bu blogu okuyorsanız zaten öğrendiniz demektir :) Peki ya adım ve soyadım dışında su yüzüne çıkmamış olan gerçeklerim ? Tabiki hepsini yazmak gibi bir niyetim yok ama en azından size şuan yaşadığım yeri tanıtmak istiyorum . .

Çok yer gezdim çok yer gördüm ben . Ciddi manada bu böyledir . Babamın işinden dolayı gezmediğim coğrafi bölge kalmadı Türkiye sınırları içinde . Yetmedi birde ülke değiştirdim 2 kez . Son değiştiğim ülke üniversite dolayısıyla oldu ama şu günlerde çok boş günlerim .. Ailemin yanında geceyi gündüze çeviririm ... Peki nerdeyim ?
Bilecik - Söğüt ...


Bilecik aslında iki kez uğradığı durak olmuş babamın meslek hayatı boyunca .. Küçük bir ilçe olmasına rağmen bizim için önemi çok büyük Bilecik - Söğüt'ün .. Neden ? Britanya Krallığından tutunda Roma İmparatorluğuna , Osmanlı İmparatorluğuna dahil olmuş bir şehir Bilecik .. Sadece bunlarda değil elbet .. Ama bizi ilgilendiren en önemli kısım Osmanlı İmparatorluğunun kurluş yerinin Bilecik şehri Söğüt ilçesi olmasıdır ..

Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin babası Ertuğrul Gazi'nin Kayıboyu'nu 400 çadırla birlikte Söğüte taşımasılya başlamış Osmanlı Devleti'nin hikayesi ..
''
Ertuğrul Gazi, bir gece bir rüya gördü. Rüyada, “göbeğinden bir pınar fışkırdı... Bu çıkan sular çoğalarak bir deniz halini aldı... Bu deniz, bütün dünyayı kapladı.

Senin bir oğlun olacak; bu oğul bir devlet kurup, saltanatı ile dünyayı sarsacaktır.... dedi.

''

Fakat günümüzde ilçede tarihi yapı hiç yok denecek kadar az .. Bunun sebebi sahip çıkılmaması değil elbet .. Yazının başında dediğim ve bildiğiniz gibi Kayıboyu'nun göçebe bir topluluk olmasından ötürü günümüzde mimari yapı olarak çok fazla eser bırakmamışlar .. Yinede günümüze dek korunabilmiş az sayıdaki yapıların resimlerini sizlerle paylaşıyorum .


Soldaki resim Ertuğrul Gazi Müzesi'ne ait .. Müze , ilçenin yüzyıllardır taşıdığı kültürel mirasa az da olsa ışık tutuyor bugün .. Çok sayıda Osmanlı İmparatorluğu ve Kayıboyu'na ait değerler bulunuyor müze içerisinde . Aynı zamanda ilçedeki tek müze olma özelliğinide taşıyor Ertuğrul Gazi Müzesi . Yapı olarak görüldüğü gibi eski zamanları anımsatıyor bizlere . Eski Türk Evi olarak restore edilip 2001 de açılmış ...

http://www.360tr.com/ertugrulgazi/ adresinden 3 boyutlu olarak tamamını gezebilirsiniz . Yok ben üşenirim derseniz işte birkaç resim...














...




Tabiki benim için burada hayat resimlerdeki gibi değil . Söğüt ilçesi sosyal yapı olarak kendi halinde yaşayan , kahve kültürüne sahip insanlardan oluşuyor . Bu yüzden bir sürü kahvehane görebilirsiniz çevrede .. Ne yazık ki bendeniz bölye bir kültüre kendini adapte etmeye çalışmadığından , hatta istemediğinden oldukça sıkılıyorum .. Kültüre bir sözüm yok elbet . Böyle gelmiş böyle gidiyor insanların hayatları ama bana göre değil . Bisiklet sür , müzik dinle , internette gezin , yemek ye ve uyu .. Bunlar dışında gerçekten yaptığım birşey yok !

Gelde sıkılma .. !!

Uzun süreli olmasada , kısa bir gezinti için uygun
Kültürel mirası görmek adına güzel bir şehir - ilçe ikilisi burası ..


Batuhan Doğu Alkaya
21:02






~ 17 Nisan 2008 Perşembe

Alarm Kurmadan ....

Günaydın günaydın ve günaydın .
Üç gündür erken uyanıyorum ve kendime göre erken uyuyorum . Saat 10:30 da uyandım bugün . Günüdüzü bütünüye yaşamak çok güzel olucak . O yüzden iyi bir plan hazırlamalıyım . Güzel bişeyler yemeliyim ilk olarak . Sonra bir yürüyüş . Hava son günlerde olduğu gibi çookk çook güzel ve tam bir yürüyüş havası . İpod ( sanal reklam uygulaması :D ) ' umu kulağıma takıyorum ve güne başlıyorum . Bugünü ışıltılarla geçiriceğime dair kendime bir söz veriyorum hemen .. Bu arada bugün perşembe . Ailemin geleneksel balık günü . Her perşembe balık pazarına gidilir ve balıklar alınır . Akşam evde çeşit çeşit salatalar hazırlanır ve en önemli misafirimiz rakı masadaki yerini alır . Tabi saygımızdan anne ve baba karşısında içemiyoruz ama babamın yudumlarıya sarhoş oluyorum ben yine .. Neyse bir an önce günü yaşamalıyım ..
Hoşçakalın ...
Kendinize iyi bakın ...

~

Yalan Söyledim ...


Bir gün başlar ...
Bir göz açılır ...
Bir uyku son bulur ...
Bir şarkı dinlenir ...
....

Mevsimden olsa gerek bir değişiklik günündeyim .

Kalkar kalkmaz odamda bir şeylerin değişmesi gerektiğini düşündüm .
Evet birşeyler değişmeliydi .
Farklı hissetmem gerekti .
Önce bütün pencereleri açtım .
Temiz havayla doldurdum dörtbir yanı .
Sonra eşyaların yerini değiştirdim tek tek ...
Hayata bakmalıydım artık yazarken.
Bilgisayar masasını pencere yönüne çevirdim ..
Yanımada balkonum ve kapısı denk düştü .
Sağım solum dünya oldu bu sabah benim ..
Bütün karanlığıma ışıldadı saniyeler .
Eğlencelik bir şarkı ,
Ruhuma benden hediye bugün ..
Yazı hatırladım ..
Bir eskiyi özledim , bir ayrılığa üzüldüm ..
Mavileri düşledim , özgürlüğe söyledim ..

. . . dım
. . . dim

... yalan !
Bugün kendi kendime , koca bir yalan söyledim ...



Batuhan Doğu Alkaya
20:39

~ 16 Nisan 2008 Çarşamba

Başka Bir Şehir ...

Merhaba..
Uzun zamandır merhaba yazmıyorum .
En son blogu açtığımda merhaba yazmıştım .
İkiye bölünmüş bir bütün olma yolundalığım devam ediyor .
Fakat sezgilerim bunun son bulması yakındır diyor .
Yolun sonu geliyor gibi ..
Tabi bir histen ibaret bu düşünce .
Korkutuyor derinden .
Ama mutluda ediyor bir taraftan .
Anlaşılan herşey karışık .

Bu gece beni çok önceye götüren bir isim var kulaklığımda .
Tesadüfen dinliyorum .
''Gittin gideli hasrete sardım''
''Sendin herşeyim''
''Senle tamamdım''
''Yandım bu defa , öyle bir yandım ''
'' Seni hala unutmadım ''
diyor .

Monoton media player listem...
Beni son derece sıkmış olmalı ki radyo dinliyorum .
Ve geçmişe gidiyorum .
İlk kez duyduğum bir şarkıyla .

Henüz 8 yaşındayım ve hayatımın ilk acısını hissediyorum içten içte .
Farkındalığımda bir çocuk henüz .
Gözyaşlarımda .
Bir otobüs camından bakıyorum insanlara .
El salıyorum .
Ağlıyorum , ağlıyorlar .
Hiç bilmediğim bir dünyaya yol alıyorum .
Hiç görmediğim yüksekliği görüp .
Kalabalıkta tutuyorum annemin elini sıkıca .
Korkuyorum belkide .
İlk defa tanımadığım insanların farkına varıyorum .
Annem'e yüksek binalardan birini gösterek soruyorum :
- Anne burası Amerika'mı ?
Annem gülüyor .
Ben utanıyor , ağlıyorum yere bakarak .
Sığınacak bir beden arıyorum .
...


İnsanlara , salladığım eli göremeyecekleri kadar uzaklaşıyorum .
Ayrılık !
Başımı annemin dizlerine saklıyorum .
Anlasın istemiyor ve hıçkırıyorum .
Yıllar sonra farkediyorum , gözyaşlarımın aslında dizlerini ıslattığını .
Herşeyi anladığını .
Gülüyorum.
Yolculuğum sabahı bulurken bir şarkı çalıyor .
Kafesler içinde bir kadın söylüyor .
Asya
''Sormasaydın söylemezdim ama söylemem gerek''
''Bazen bir saniye binlerce yıl demek''

Ve yolculuk bir süreliğine bitiyor ..
Amerika sandığım Ankarada .
Ankara ...

Asya'nın yeni şarkısı o anki hislerime tercuman değil elbet .
Ama beni geçmişe götüren bir imge oluyor bugün .
Hatırlatıyor ..

Yolculuğum devam ediyor ...

Başka bir şehir...

Başka bir gün ..


Batuhan Doğu Alkaya
01:22







~

Kahinat Kraliçesi


Uzun zaman sonra yaz'ın şarkısı duyuldu buralarda .
Mevsim bir günde döndü , bir günde bitti kış ..
Yaz , kulaklarımıza fısıldadı ve izleri kaldı bulutların altında ..
Yağmur geri döndü , ama tüm sıcaklığıyla ..
Benim için uzun zaman sonra gelen tek şey bu değildi elbet ..
Üzerimdeki karamsarlık dağıldı az da olsa ..
Bir mutluluk dalgası hissediyorum avuçlarımda ..
Öyle ki çocuklaştım ..
Büyükmüydüm ki ?
Bugünlerin öncesinden daha çocuğum en azından ..

Az önce bu cümlelerimi birine yazdım ..
Garip bir resimdi.
Bir kahinat kraliçesiydi ..
Ve o buna mutluluk dedi ..
Bununla yetinmedi ..
Yaşa dedi ..
Zarar görmeden , hissettiğin gibi ..

..
Bugün bir kız üzüldü.
Yalnız ve Bencildi
Bir çocuk karıştı ..
İnsandı,bendim .
..

Bu gece bana eşlik eden ismi bende tanımıyorum ...
Hatta bir toplulukmu , tekil kişi mi ? bilmiyorum ...
Ama o benim için söylüyor .
Ben Kahinat Kraliçesine ...
Teşekkür ediyorum .



Batuhan Doğu Alkaya
03:42

~ 15 Nisan 2008 Salı

Vakitsiz


Vakitsiz yazılıyorum dizelere
Ya terkediliyorum bir köşede sessiz
Yada özleniyorum bir gelecekte bensiz ..
Oysa seni özlediğim bir geçmiş varken sensiz ..
Hangi yolda yürürdün sen vakitsiz ?


Batuhan Doğu Alkaya
04:33

~ 10 Nisan 2008 Perşembe

Sen .. ?

Düşünerek geçirdiğim anlarımın bir umudu vardı o uykularda ..
Rüyaları istemek senin içindi ..
Bir dua'sı vardı her gecenin ..

...

Hayatım yoldan çıkmış bir vaziyette , yeni bir yola giriyor ...
Dün benimleydi oysa ben ..
Artık neredeyim bilmiyorum ..
Dostlarım için nerdeyim ?
Kendim için ?
Ya senin için ?
Kuytudamıyım sessizce ...
Duyarmısın sessizliğimi ?

Anlamın kayboluşu
Kavramın yitişi
Yarınım yok ..
Düne esir ..
Zaman ...
Saatim kaç şimdi ?
Kaçıncı günüm kuytudaki ?

Bu his ?
Sen ?

...

Batuhan Doğu Alkaya
03:37

~ 9 Nisan 2008 Çarşamba

Eylül Akşamı ..

Bazen öyle hissediyorum ki kendimi ...
Elimi uzatmış bekliyorum ...
Tutacak bir kimse olmadığını bilsemde ...
Belkide tutacak insanı hayal etmek için açıyorum avuçlarımı ona ...
Çünkü ellerimi her açtığımda hissediyorum ...

Ve hissettiğini düşünüyorum bir şekilde ...

Aslında duygularımın öğrenmesi gereken çok şey var ...
Herkesi kendi gibi sanıyor belkide ..
Keşke öyle olsa ..

Saf olsa ..
Kirlenmemiş olsa herkesin duyguları ..
Oyunlar olmasa içinde ..

Olamaz mı ?
Olabilir ...

Belki bir eylül akşamı yollarımız kesişir ...
Ve ben o yolda evlenirim !

Masumiyetle karalanmış cümleler ..
Sevgiyi hissedebiliriz sözcüklerde , melodide ...
Ve onun sesi mutlu eder ..
'' Bülent Ortaçgil ''
İster istemez kendimizi eylül akşamlarında düşünürüz .
Çünkü hepimizin aradığı saflıktır yankılanan ..
Hepimizin aradığı ;
Ama çoğumuzun oynadığı ...



''Duygularımdan devam edelim ...


Belkide suçlu benim duygularımdır ?
Olduğu gibi yansıdıkları için gözlerine ..
Kirletmeliyim ve oyunlar öğretmeliyim onlara belkide ..
Birde öyle yürümeliyim bu yolda ..
Taş olmalıyım ..
Bencil olmalıyım ..
Sadece ben demeliyim ..

Sana uzaktan göz kırparak ..
Eline ucuz bir mutluluk tutuşturup ..
Sen uyurken dans etmeliyim kalbinle ...


Bugüne evet deyip ...
Karartmalıyım ertesi günü ..
Nasıl olsa unutursun ...
Nede olsa ,
Hayat uzun !
........

Batuhan Doğu Alkaya
05:38

~ 6 Nisan 2008 Pazar

O Gün ...


O gün , bir evi vardı ...
Ve bir arabaları ...
Sevdiği insanları o gün istediği kadar görebilirdi ...
Ve son kez daldı o ışıkların arasında uykuya ..
Geceye son kez baktı balkonundan ...
Ona huzur veren yıldızlar ...
Son kez balkondan içeri girdi ..
Telefonun alarmıyla uyandı ...
Otoyol çizgileri bir bir geride kalırken ...
O , son kez izledi ...
Artık orda ne bir evi vardı ...
Nede ailesi ..
Hatta arabaları bile değişti ..
Şehir , İnsanlar , Konumlar ..
Fakat daha dün yürüdüğü yolların ait olduğu şehirde hayat hep devam etti ...
Bırakmak zorunda kaldığı özlemleri ,
Yine aynı evlerinde ...
Aynı sıcaklıkta ısıttılar bedenlerini ...
Aynı yerleri gezip ,
Aynı sinemada izlediler filmleri ..
Onu hiç umursamadılar ..
Unuttular bir dipsizde ..
O ise sevdi sadece insaları ve şehri
Geçmiş yolu düştüğünde ..
Şehrin tam ortasından yukarı baktı ..
İşte ordaydı ..
Yürüdü heyecanla ..
Bir zamanlar anahtarıyla kapısını açtığı o eve yürüdü ..
Yaklaştı ..
Oysa ne annesi , ne kardeşi , nede babası ordaydı ..
Gecenin karanlığına boğup müzik dinlediği , düşündüğü , uyuyup büyüdüğü odası ...
Şimdi adını bile bilmediği bir çocuk vardı odada ... Perdeye yansıyordu gölgesi ..
Neden odanın ışıkları açıktı ki ?
Oysa o oda karanlıkken güzeldi ...
Neden acımıştı canı bu denli ?
Bu bir ilk değildi ..
Ama büyümüştü ..
Seviyordu ..
Biliyordu ..
Eskisi gibi olmayacak hiçbirzaman ...

İşte hayatı hep buydu ..

Batuhan Doğu Alkaya
02:14

~

Benimle Uçmak İstermisin ?

Geceleri bana eşlik eden insanlar , benim için çok değerli oluyor ...
Ve işte o değerlerden biri '' Yavuz Çetin ''

Rüzgar bizi bekler ve daha fazla vakit kaybetmiyorum ...

Sevgiyi içimde öyle çok hissediyorum ki ..
Ve artık bir beklentiyede sahip değil bu sevgi ..
Bir karşılıkta istemiyor ..
Sadece varoluyor yokluğunda ..
Besleniyor yokluğunla ..
O , benim içimde olmaktan son derece mutlu ..
Ve bende onu yaşatacağım yaşayabildiği kadar ..
Ağladığında gözlerini silerek ..
Çünkü bende mutluyum içimdeki sevgiyle ..
Bana ait ve kime itaf ettiğini biliyorum ..
Bu yüzden huzurluyum ..
Yaşadıklarım ne olursa olsun ,
Bir insanı gerçekten sevdiğim için ..

Benimle uçmak ?
Merak etme dünya bir yere gitmez seni bırakıp ...
Dünya sadece beni bırakır ve gider defalarca ...

Batuhan Doğu Alkaya
05.04.2008
06:05

'' ''
Benimle uçmak ister misin bu gece ?
Yükseklerde olmaktan korkar mısın ?
Topraktan ayrılalım bir süre için .
Dünya bir yere kaçmaz ,
Biz yüzerken göklerde .
Gel benimle ol unut bütün dertlerini .
Rüzgar bizi bekler daha fazla vakit kaybetmeyelim ..

Yavuz Çetin

~ 5 Nisan 2008 Cumartesi

Sessiz Adamın Sensiz Aynası ..

Bir gecenin daha sessiz gündüze döndüğünü gördüğümde ...
Soruyorum ufuğa ..
Kızıla .. maviye .. aydınlığa
Sahi nedir sensizlik ?

Belkide bir çocuktur ...
Oyuncağı kaybolmuş ve ağlayan ...
Oyuncak dünyadır o an ...
Seninde gözlerinde başlamazmıydı ...
Fırtına ve sağnak ...
Yittiğinde dünyan ...
İstemeden ..

Öyleyse bir çocuğum ben
Sensizliğe ait ..

İlk ışıklar cama vuran ..
Karanlığı aydınlatmaya gücü yetmeyen ..
Parlamayan .. Hissedilmeyen ..

Öyleyse sen , ilk ışığım ,
Perdelerden sızamayan ..

Bir ikilemmidir ?
Çıkmaz iki yolmudur , sonu bende biten ?
Bir hesaplaşma , belkide bir kavga ...
Bir tarafta ben , öteki taraf yine ben ...
Bir geceyi daha gündüze çevirirken ..
Günlerdir bozulmamış yatağımın örtüsü ...
Başımı koymadığım yastığım ...
Uyumadığım gecelerim ...
Belkide ellerim , vaktiyle sende biten ..

Her nefesimde içimde körlenen bir düğüm ? ..
Bir aynamıdır bana beni anlatan ...
Gördüklerim bendeki sen ...
Yoksa benmiyim sensizlik ? ...

Batuhan Doğu Alkaya
04.04.2008
03:00

~ 4 Nisan 2008 Cuma

Siyah Makyajlı Resmim ..

Evel zaman içinde bir resim çizilmiş uçsuz bir kağıda …
Pastel tonlarda bir sevgi …
Yarım bırakılmış bir nefret betimlemesi …
Üstünede aşkı serpmişler kırmızı renkte … bir fırça yardımıyla …
Kelebekler eklemişler … ve savrulan ağaçlar …
Kanatsız uçan kuşlar …
Uçurumun kıyısından aşağı yuvarlanan taşlar …
Yuvarlansada parçalanmayan ...

Ve bir yol çizmişler toprak renginde …
Bir insan .. uçurumun kenarında
Ve diğeri .. toprak yolun engebesinde ..
Savrulan ağacın hareketli gölgesinde …

Sonra geri çekilip izlemişler …
Günlerce , saatlerce …
Düşledikleri gibi olmamış ...
Bulamamışlar bir neden …
Konuşmuşlar adeta resimle …
Neden ? …
Resim suskunluğunu bozmamış gecelerce ..
Kızmışlar ona çok ...
Ve o gün bir kutu siyah boyayı üstüne dökmüşler acımadan ..

Resim ağlamış …
Kırılmış … üzülmüş …
Ve gülmüş içten içe acizliğe …

Üstündeki kara makyaj , altındakileri gizlesede …
Pastel tonlar ve sevgi …
Yarım kalan nefret betimlemesi ve kırmızı aşk …
Kelebek ler …
Hep o kağıdın üstünde kalmış …
Siyah makyajın altında , olabildiğince net …

Ve resime kızanlarda bilmiş bunu hep …
Dünya sadece siyah makyajı görsede …
Onlar , karanlığın gizlediği sevginin orada olduğunu hep bilmişler ….

Ve ölmüşler hergün …
Defalarca ölmüşler ...
Başta kendilerini …
Sonra dünya yı kandırmanın pişmanlığıyla ..
Büyük bir utanç ve zayıflıkla …
Acizlikleriyle …
Acıyla …

Batuhan Doğu Alkaya
27.03.2008

uyumadığım gecelerden biri ...
05:43

~

* * *

Bu blog BloggerV.com üyesidir.